AKLIMDA DELİ SORULAR

Fikir Yazıları - ALİ GENÇLİ

AKLIMDA DELİ SORULAR

Ülkem insanı yaşamını biraz daha kaliteli duruma getirmek düşüncesiyle ya da bir gereksinmesini gidermek için, gelirinden taksitle ödemek üzere herhangi bir bankadan kredi çeker. Banka vatandaşa kullandırdığı paranın faizini alır. Aynı zamanda varsıl vatandaşın birikimleri karşılığında faiz öder. Verdiğinin karşılığını aldığından daha düşüktür bu oran. Bu da ticaretin bir gereğidir.

Buraya kadar her şey tamam.

İhtiyacı olan vatandaşın kullandığı kredi de bir tuhaflık vardır. Ticari kuraldır, banka parayı satar, kazancının bir bölümünü devlete vergi olarak öder.

Yanıtlanması gereken soru şu; Peki devlet vatandaşın faizini ödediği krediden neden bir de vergi alır? Şöyle ki ;

Kaynak Destekleme Fonu, Banka Sigorta Muamele Vergisi denen bu uygulamalarla kredi kullanma gereği duyacak kadar zaten sıkıntı da olan vatandaşa bir yük de devletçe yüklenir. Bu da yetmedi vatandaş, alınan bu kredinin en az yüzde doksanından, yaptığı harcamalarda Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisiyle de ödüllendirilir. (?!)

Vatandaş buna müstahak mıdır?

İnternet, Cep telefonu faturaları iki dönem ödenmediğinde kullanıma kapatılıyor belli bir ceza ücreti karşılığında tekrar açılıyor, bununla birlikte kapalı bulunduğu dönemde de fatura bedeli işlemeye devam ediyor, üstelik herhangi bir hizmet alınmadığı halde. Hem cezayı ödüyorsunuz, hem de kullanmadığınız halde o ayki faturayı. Açma kapama ücreti denen ucube, ne ola ki?

Yurdum insanı bu hak ediyor mu?

Aklımda deli sorular.

En az devlete 20-25 yıl hizmet etmiş bir vatandaş , emekli olduğunda geçimin sağlayacak aylık gelir ile sağlık sorunlarının çözümünde maddi destek , (diğer bir deyişle ücretsiz yararlanma) gerekçesiyle aylığından kesilen primlerin güvencesiyle emekli olur. Bu haklar yasalarla güvence altına alınmıştır.

Ne hikmetse, geçtiğimiz yıllarda “Sağlık Reformu” adıyla yapılan düzenlemelerin sonunda katkı payı olarak, eczanelere alınan ilaçlar için, sürekli artan, yüklüce bir miktar ödeme yapılırken, emekli maaşlarından da kesintilerle emekliler mağdur edilmektedir. Zaten hayat pahalılığı altında ezilmekte olan, pazarlarda çorap-çamaşır, limon satan emeklilerimize bu görülen, reva mıdır?

Bu soruya bir yanıt var mı?

Bu da hayallerinin sömürülmesinde, vatandaşın kendi seçimi.

Milli piyango özelleştirildi, lotoların oynanma ücretleri artırılırken, bilinecek rakamlar için seçenek sayıları da çoğaltıldı. Bu nedenle devirler, trilyonlara ulaşır durumda. Yani vatandaş hayallerinin peşinde koşarken kendi seçimiyle kaz gibi yolunuyor desek yeridir. Kurumun kasasında bu denli servet biriktiğine göre, sayısı oldukça yüksek hayalperestlerimizin. Ne tuhaf, hele bir kart var, 5 Tl veriyorsun, 200.000 Tl kazanıyorsun. Ne ala… Büyük ikramiye için 40000 tane kart satılması gerekiyor. Sadece büyük ikramiye için. 5 Tl’leri verenler bunun farkındalar mı acaba? Seçim vatandaşın. Ne diyelim?