Aracı Dil Çevirileri
Aracı Dil Çevirisinin ne olduğunu direkt açıklamadan önce aracı dil kavramını irdelememiz konuyu anlamada bizlere kolaylık sağlayacaktır. Aracı Dil, sözlük anlamıyla bir kelimenin bir dilden başka bir dile geçişinde aracılık görevi üstlenmesidir. Örnek vermek gerekirse; Latince kökenli “cultura” kelimesinin Türkçeye Fransızca kanalı ile “kültür” olarak geçmesi verilebilir . Görüldüğü üzere burada en az 3 farklı dilin varlığı söz konusudur. Bu açıklamaya dayanarak Aracı Dil Çevirisi için kaynak dilden hedef dile metnin çevirisinin yapılıp ardından ortaya çıkan çeviri metninin tekrar başka bir hedef dile çevrilme işleminin başka bir çevirmen tarafından yapıldığı bir çeviri yöntemi olduğunu söyleyebiliriz.
Bu çeviri yöntemi için, genellikle kullanıcısının az olduğu veya o dili çeviri düzeyinde bilen yetkin birisinin bulunamadığı durumlarda başvurulan bir çeviri yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca aracı dil ile yapılan çeviriler, eserlerini az kullanılan dillerde yazan eser sahiplerine kendilerini dünya edebiyatına tanıtma imkânı verir.
Aslında aracı dil veyahut diğer adıyla çapraz çevirinin en büyük problemi herkesin küçükken mutlaka oynadığı kulaktan kulağa oyununun bir benzeri olmasıdır. Ana dilimizde dahi ilk söylenen kelime en son kişiye fonetik, morfolojik vb. açılardan farklı bir kelime olarak ulaştığını düşünürsek bu oyunu en az 3 farklı dilde oynamak sağlıklı bir iletişim kurulmasını güçleştirecektir. Çünkü her çevirmen kendisinden önceki çevirmenin alımlayıp aktardığını başka çevirmenlere veya okura kendi anladığı biçimde aktarır. Bu oyunun sonunda daha çok kültürel boyuttaki çeviri yanlışları ile karşılaşsak da birinci kişinin çevirdiği ile en son kişinin çevirdiği metin arasında korkunç ölçüde dilbilimsel, yapısal, metindilbilimsel, vb. boyutlarda farklar ve sorunlar da ortaya çıkar.
Bu sebeple aracı dil ile çevirisi yapılan metinlerdeki yanlışların ez aza indirgenebilmesi için hem yapısal hem de kültürel akrabalığı bulunulan dillerin seçilmesi çevirinin niteliği açısından çevirmenlere ve hedef okura kolaylık sağlayacaktır. Örneğin Almanca ve Hollandaca birbirleri ile hem dil hem de kültür bakımından oldukça yakın iki akraba dildir. Oysa bu iki dil doğu kültüründeki bir dilden hem tipolojik (yapısal) hem de kültürel bakımdan oldukça uzaktır. Bu durumun çeviriye yansımasını rahatlıkla görebiliriz. Örneğin; Farsça doğu ve İslam kültürüne sahip bir dilken, Almanca ile Hollandaca batı ve Hristiyan kültürüne sahip iki dildir. Böylelikle bu dillerden herhangi birinin aracı dil konumunda olması metne, yapıya, biçeme, kültüre ve dile olan sadakati yıkmaktadır.
Yukarıdaki örnek dillerden hareketle herhangi bir kavramın Hristiyan kültüründeki göstergebilimsel kodları ile İslam kültüründeki göstergebilimsel kodları birbirinden oldukça farklı olabilir hatta bu kavram hedef kültürde olmayabilir. Ayrıca anlamlandırılmasında dilsel bir arka plana sahip kavramların aracı dil sebebiyle yanlış aktarılması, o dinlere mensup kişilerin birbirlerine ve dinlerine karşı olumsuz yönde gelişebilecek bir önyargıyı ortaya çıkarabilir.
Böylelikle çevirmenler doğu kültüründe olan ancak batı kültürlerinde olmayan kavramları açımlayarak (betimleyerek) ya da dipnotlara başvurarak okuma akışını bozmak zorunda kalırlar. Bu iki yöntemin dışında çevirmenler, aracı dil ile yapılan çevirilerdeki ögelerin aktarımında Newmark’ın kültürel ögelerin çevirisi için yapmış olduğu sınıflandırmayı, Venuti’nin “Yabancılaştırma” ve Yerelleştirme” yöntemlerini ya da “Modulation” tekniklerine başvurarak hedef kitlenin kaynak metni doğru alımlamasını sağlamaya çalışırlar.
Aracı dil çevirilerinde ortaya çıkan kültürle ilgili aktarım problemlerinden biri de atasözleri ve deyimlerin aktarımıdır. Atasözü ve deyimler toplumların kültürel hazineleri olduğu için kültürlerarası semantiği sağlamak adına çevirmen tarafından doğru analiz edilmelidir. Atasözü ve deyimlerde eşdeğerliğin tam olarak bulunmasının aracı dil çevirilerinde çok daha zor olması ve bir şekilde çevrisi yapılsa dahi anlamın ve kültürel değerin ayaklar altına alınıp gitmesidir. Çevirmenler genelde bu problemin üstesinden yerelleştirme ile gelmeye çalışmaktadırlar. Toury’e göre “erek kültür normları dikkate alınıyorsa çevirinin kabul edilebilirlik ilkesi göz önünde bulundurulmalıdır.” Bu durumu bir örnekle açıklayacak olursak; Türkçe bir atasözünde veyahut deyimde“köpek” kelimesi farklı kültürel kodlar taşırken, Türk dili ve kültüründen uzak bir dilin aracı konumunda olduğu bir dille aracı dil çevirisi yapılırken çevirmen dahi “köpek” göstergesini kaynak kültür bağlamında yanlış alımlayabilir ve dolayısıyla kodaçmada başarısız olduğu için hedef dilde bir çevrilemezlik durumu içerisine düşebilir ya da yanlış bir aktarımda bulunabilir. Aynı durum diğer kaynak diller için de geçerlidir. Örneğin “domuz” kelimesi Türk ve İslam kültüründe hoş karşılanmayacağı için çevirmen aktarımında sosyo-dilbilimsel yaklaşımı da göz önünde bulundurarak çevirisini gerçekleştirmek zorundadır. Bu eylemlerin aracı dil çevirisindeki her dil için yapıldığını düşünürsek çeviri çıkmaz bir sokakta kapana kısılabilir.
Zaten komplike olan bu süreci biraz daha komplike bir hale getirecek olursak, yapılan bu yanlış kültürel aktarım ülkeler arasında ciddi gerilimlere ve ayrıca kültürlerin karşılıklı olarak birbirlerine önyargı benimsemelerine de sebep olabilir.
Sonuç olarak, Aracı dil çevirisinin yarardan çok zararı olan ve geri döndürülemez bir eylem olup mümkün olduğunca başvurulmaması gereken bir çeviri yöntemi olduğu sonucunu çıkarabiliriz.
Bu yazıyı; “Bir çevirmenin sadakati, aslını karartıyorsa sadakatsizliğe dönüşür” sözü ile bitirmek istiyorum.
Lessing 1754
Yazan: İsmail Çiçek
Kaynakça: Yücel, Faruk, Çevirinin Tarihi, 2.Baskı, İstanbul, Çeviribilim Yayınları, 2020
Kaynak: Musa Yaşar Sağlam, Ömer Seyfettin'in Kısa Hikayeleri Örnekleminde Kültürel Ögelerin Çevirisi (Makale)
Musa Yaşar Sağlam, Recep Özbay, Gülperi Zeytinoğlu, Sadık Hidayet'in "Kör Baykuş" Romanı Örnekleminde Aracı Dil Kaynaklı Çeviri Problemleri (Makale)