Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK ile “SİZE DAİR”
Hülya Kandemir Yavuz: Hocam öncelikle “Size Dair” söyleşimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz.
Hülya Kandemir Yavuz: Çocukluk hayaliniz neydi, hayalinizi gerçekleştirebildiniz mi?
Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK: Yetişkinlerin çocukluk hatıraları çoğu kez belli belirsizdir. Öyle bir dönem yaşadığınıza eminsinizdir. Ama çocukluk yıllarının içeriği çoğu kez aile üyeleriniz tarafından inşa edilmiş veya anlamlandırılmış bir dizi hatıranın toplamıdır. Bu nedenle soruna nasıl yanıt verilir, tam emin değilim. Galiba güzel ve sıcak bir evde yaşadığımız rahat bir hayatı düşlerdim. Orta sınıfa mensup her birey gibi bu hayalime kısmen ulaştım.
Hülya Kandemir Yavuz: Öğrencilerinizden öğrendiğiniz sizi etkileyen bir bilgi var mı, nedir, bizimle paylaşır mısınız?
Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK: Burada doğru ifade “bilgi” değil, “deneyim” galiba. Öğrencilerinizle arasında doğal olarak çok belirgin bir bilgi farklılığı oluyor. Ayrıca aradaki yaş farkı nedeniyle öğrenciyle hoca toplumdaki ayrı demografik kuşaklardan gelmekte. Üniversitelerdeki akademik ortamın da öğrencilerin hocalarına bir şeyler öğreteceği etkileşim temelinde bir ders içeriğini yansıtmadığını da söyleyebiliriz. Tüm bunlar doğru şüphesiz ki. Ama şöyle bir şey de var. Her hayat insanlığın sonsuz deneyim havuzunun bir kesitini yansıtıyor. Aynı anda bütün hayatları yaşayıp, her şeyi deneyimlemek imkansız. Bu nedenle her zaman bir yanı eksik kalıyor insanın. Diğer insanlara ihtiyaç duyup, onları özlememiz de biraz da bu yüzden. Öğrencilerimin bana bu noktada büyük katkısı oldu. Mesela öğrencilerimin çoğu Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu kökenliydi. Bu coğrafyalar benim doğrudan temas kurmadığın yerlere karşılık gelmekte. Rize’yi, Urfa’yı, Trabzon’u, Van’ı, gitmediğim, görmediğim pek çok bölgeyi, o bölgelerdeki insanların kültürel birikimini öğrencilerim sayesinde deneyimledim. Bu bağlamda onlara çok şey borçluyum.
Hülya Kandemir Yavuz: Öğrencileriniz sizi tek sözcük ya da nasıl nitelendiriyorlar?
Bilgili. Bilgi akademik yaşamımın hep en belirleyici özelliği oldu. Hiçbir nota, slayta ve kitaba bakmadan temel tartışma noktalarını, üzerine konuşulan konuyla ilgili belli başlı tezleri öğrencilerime anlattım. Yıllar böyle geçti.
Hülya Kandemir Yavuz: Siz, yıllar sonra nasıl anılacağınızı düşünüyorsunuz?
Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK: Çok zor sorular soruyorsunuz Hülya hanım. Bu sorunun muhtemel yanıtını ben dahil kimse bilmiyor şu an. Temennim ve beklentim ise hakkımda olumlu izlenim sahibi kişilerin sayısının fazla olması yönünde. Aksi bir durumda ise Nietzsche’nin üst insanına sığınmaktan başka çare yok. Tarih yaşadığı zamanda ve eser verdiği toplumlarda anlaşılamayan, hatta dışlanan, bir kenara itilen insanlarla dolu. Belki benim de sonum öyle olacak. Kader işte. Kim fortunayı kontrol etmiş ki ben edeyim. Machiavelli’nin dediği gibi en iyimser şartlarda irademiz kadere yarı yarıya boyun eğdirebilir. Umarım her şey bittiğinde, biz de o şansı yakalamış insanlardan biri oluruz.
Hülya Kandemir Yavuz: Hayattan geçip giderken dünyaya nasıl bir iz bırakmak istersiniz?
Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK: Hatırlanmak isterim elbet. Kitaplar ve makaleler çocukları gibidir yazarların. Umarım onlar bana “ölümsüzlük” denilen aldatıcı duygudan bir parça da olsa yararlanma imkanı sağlar. Umarım.
Hülya Kandemir Yavuz: Sizce, alanınız size ne kattı, siz alanınıza ne kattınız?
Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK: Uzun erimli düşünme alışkanlığı çalıştığım konuların bilincimde bıraktığı en önemli iz. Özgürlük, eşitlik, adalet gibi binlerce yıllık meselelerle uğraştığınızda güncel önemini yitiriyor. Tabii bu tek başına o kadar da olumlu bir şey değil. Mesela somut insanların somut sorunları o kadar ilgi çekici gelmiyor size. Teori yaparken yaşadığınız toplumdan kopabiliyorsunuz. Sorununuzun ikinci kısmına gelince, siyaset felsefesi ve siyaset teorisine bir ölçüde katkı sunduğumu düşünüyorum. Özellikle cumhuriyetçilik ve liberalizm başlıklarında. Ama bu katkı ne ölçüde kalıcı ve evrenseldir, onu zaman gösterecek.
Hülya Kandemir Yavuz: Hocam değerleri görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için hem Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi hem de okuyucularımız adına çok teşekkür ederiz.