GÜVEN...

Fikir Yazıları - Murat IŞIK

GÜVEN...

Güven kavramının sevgiden çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü güven, sevginin toprağıdır. O toprak olmadan üretilen her sevgi, pazarlarda satılan yapay çiçekler gibidir. Uzaktan bakıldığında güzellikleriyle insanları büyülerler ancak onları kokladığınızda duyacağınız tek şey ne yazık ki bir hayal kırıklığıdır. Bu tür çiçekler zahmetsizdirler. Canlı çiçekler gibi özel bir ilgiye gereksinim duymazlar. Onları pazardan satın almanızın bir nedeni de budur. Bir çiçeğin o büyülü kokusunu duymadan yalnızca görüntüsüyle aslını hatırlamak ne kadar acıdır. İşte çevremiz böyle tuhaf ilişkilerle doludur. Bu yüzden, arkadaşlıklarla dostluklar arasında önemli bir fark vardır. Daha açık söylemek gerekirse herkes arkadaşınız olabilir ama dostluklar ancak karşılıklı özveriyle ayakta durabilir. Özveri kelimesi burada ne kadar güzel anlamlar içeriyor. Yani özünüzden bir şeyler vermezseniz sizinle dostluk kurmak o kadar kolay olmaz. Yani bana olan sevginizin temeli güvenden başka nedenlere dayanıyorsa aramızdaki bağın dostluk olduğunu söylemek bir yanılgıdır. Oysa güvenle büyüyüp olgunlaşan sevginin olduğu yerde, dostlukların en güzelini görmek mümkündür. Ancak bu dostluk çiçeği öyle naziktir ki onun özüne değer vermediğinizi anladığında kuruyup gider. Peki, bu ilgiye değer mi? Bence değer, çünkü onun yaydığı kokuyu duyabilmek için bir insan her şeyini feda edebilir. Takdir edersiniz ki; güvenin olmadığı bir yerde huzurdan, huzurun olmadığı bir yerde sevgiden ve sevginin olmadığı bir yerde yaşamaktan haz duyamazsınız.

Başta da belirttiğim gibi güveni sevgiden daha fazla önemsiyorum. Fakat burada sözünü ettiğim şey sevgiliye duyulan bir aşk değildir. Zira birini aşkla sevdiğinizde her şey gözünüze farklı görünür. Aşkla sevdiğiniz kişi ilahi bir varlık gibi gözünüzde kutsallaşır. Onu ne yerlere ne de göklere sığdırabilirsiniz. Ama bir gün onunda diğer insanlardan pek farklı olmadığını anladığınızda aranızdaki her şey biter. Çünkü aşk hem her şeydir hem de hiçbir şeydir. Darılmayın bana ama sonsuz aşk diye bir şey de yoktur. Aslında hiçbir zaman ulaşamayacağınız bir sevgiliye duyacağınız hisler sizi böyle bir yanılgıya düşürebilir. Çünkü aşk sonsuz olsaydı zaten aşk olmazdı. Bir gün o sevgiliye kavuştuğunuzda aranızdaki o muhteşem hisleri sevgiye dönüştüremezseniz orada uzun süreli bir beraberlikten söz edilemez. Çünkü aşkın büyüsü zaten onun ulaşılmazlığındadır. İnsanlık tarihi bu söylediklerimi kanıtlayacak efsanelerle doludur. Bir de maddi ve manevi çıkarlar üzerine kurulmuş ‘ilişkiler’ vardır. Böyle bir durumda sevilen nesne ‘çıkarlar’ olduğundan her iki tarafın ortak çıkarı sona erdiğinde aralarındaki sevginin bittiği zannedilir. Oysa olmayan şey nasıl bitebilir? Zira onların arasında zaten böyle bir sevgi hiç var olmamıştır. Sadece her iki tarafın ortak çıkarı sona erdiğinde aralarındaki bağın sevgi olmadığı keşfedilmiştir. Bu örnekteki insanlar genellikle karşılarına çıkan her insan için ‘acaba benden ne gibi bir çıkarı var’ diye düşündüklerinden onları gerçek anlamda kazanmak sanıldığı kadar kolay olmaz.

Güven kişiye doğuştan bahşedilmiş bir armağan değildir. Güven duymanın ve güvenilir olmanın en güzel yolu kendini bilmektir. Çünkü insan bilmediğini kontrol edemez. Kontrolsüzlüğün sonu ise bir felakettir. Satırlarım; hayatına anlam kazandırmayı önemseyenler için bir dönüm noktası olabilir. Dünyayı her gün yeniden keşfetmeyi bir kenara bırakın. İçinizde keşfedilmeyi bekleyen insana bir şans verin. Yaşadığınız her şey dünkü kararlarınızın bir sonucudur. Yarınlarınızın daha anlamlı olmasını hayal ediyorsanız, sizi keşiflerin en büyüğüne yani kendinizi keşfetmeye çağırıyorum. Kimsiniz? Nerelerden gelip nerelere gitmektesiniz? Ve bunun gibi bir yığın soruların cevabını ancak kitapların rehberliğinde bulabilirsiniz. Çünkü onlar geçmişten geleceğe doğru atılmış birer bilgi köprüleridir. Bu köprüler vasıtasıyla kendi içinizde görkemli bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Kendi duygu ve düşüncelerinizi analiz ederken başka insanların duygu ve düşüncelerini de anlayabilirsiniz. Artık her güne yeni bir insan olarak başlarsınız. Böylece dostluğunuz engin denizlerde bir limana benzer. Zira bu liman sizin o paha biçilmez gönlünüzdür. Bir gemi yükünü boşaltıp gereksinimlerini karşıladığı bir limana nasıl ihtiyaç duyarsa; insan da bu hayat yolculuğunda sizin gibi bir dost arayışı içindedir. Bir gün tüm silahlarınızı gönül rahatlığıyla bir kenara bırakıp maskelerinizden arındığınızda sizler de güvenin sevgiden çok daha önemli olduğunu duyumsayacaksınız. İşte o an yanınızda olan o sevgili dostunuzun gözlerine bakın, çünkü orada ‘sizi gören bir bakış’ bulacaksınız.

Murat IŞIK