DELİ MAHMUT
Köy enstitüsünden mezun olduğum ilk yıldı.. Öğretmen olarak atandığım Tekkeli köyüne görevimi yapmak için gittiğimin üçüncü ayıydı. Tenefüse çıkmıştık, kız öğrencimin bana doğru koşarak geldiğini gördüm. Örtmenim dedi yukarı köyden muhtar amca seni çağırıyor. Okulun bahçesinde atının üstünde heryeri ben yarattım tavrıyla baktı bana ürkmüştüm deli bakışlarından.
Dörtnala sürmüştü atını belli oluyordu deli lakaplı muhtar Mahmut, yukarı köyden aşşağı Tekkeli köyüne gelene kadar atı bayağı yorulmuştu.
Atından indi İlkokulun bahçesindeki ağaca atı bağladıktan sonra döndü bana,
Ona doğru yürürken ufak tefek henüz 21 yaşlarında genç öğretmeni görünce muhtar Mahmut'ta şaşırmıştı daha olgun bir öğretmen bekliyordu bakışlarından anlaşılıyordu..
Merhaba hoşgeldiniz dedim muhtar Mahmut'a,
merhaba öğretmen bey dedi senin lojmana geçelim sana diyeceklerim var.
Tamam geçelim muhtar bey..Konu nedir merak ettim.
Konuyu sen bu köydeki Kazım denilen deyussu çağırınca öğreneceksin. Okulun bahçesinde oynayan iki öğrenciyi çağırdım, çocuklar gidin hemen Kazım efendiyi, iki karısını ve gelinini alıp gelmesini söyleyin dedim..,Çocuklar koşarak çağırmaya gittiler,
Deli Mahmut bana dönüp senin adın ne diye sordu, Ahmet dedim. Bana bak Ahmet öğretmen Kazım buraya geldiğinde sende masaya geç birşeyler yazıyormuş gibi yap ben onlarla konuştuğum zaman.Tutanak tutuyormuş gibi yaparsan sevinirim dedi.. Bana ters gelmişti isteği ama o an onu kırmak istemedim,
olur dedim. Kalemi kağıdı alıp masaya geçtim..10 dakika sonra Kazım ve iki karısı birde gelini kapımızda belirmişti.. Muhtar Mahmut benim hem yatak olarak hemde divan olarak kullandığım yere oturmuş sırtına yastık koyup bacak bacak üstüne atmış Kazımın gelmesini bekliyordu.
Kazım heyecanla birazda korkarak hoşgeldin muhtarım dedi,neden bizi çağırttın bir vukuatmı işledik?
Ulan Kazım deyyusu sen neden gelinini dövdün bunun suç olduğunu bilmiyormusun, hemide kocası askelik yapan gelinini,
Kazım sus pus oldu bunu nerden duydun muhtarım, Sen bilmezmisin ben herşeyi duyarım ,vallahi sana deyim bak bu iş bir duylursa seni şikayet eden olursa hapishanelerde ömür boyu yatarsın bunu böyle bil..
Kazım bayağı korkmuştu hapishanede yatmak istemiyordu, söyle muhtarım ben bu işten nasıl kurtulurum
Ben sana yardım ederim bu işten kurtulmak istersen eğer . Niye istemiyecem muhtarım sen de hele nasıl kurtulurum ben bu işten.
Gel az yaklaş biraz bişey diyecem, dedi muhtar,
Tarladaki kaldırdığın ürünün yarısından ve kışlık yaptığınız ürünlerden benim eve tez zamanda yolla hesabı kapatalım.
Tamam dedi Kazım çok korkmuştu devlet karşısında boynu kıldan inceydi.
Sıra geline gelmişti, Muhtar geline döndü kızım dedi sen bilmezmisin meyve veren ağaç kesilmez neden kestin ağacı söyle hele,
Muhtar emmi ben kayınbabama dedimki iki tarlanın arasındaki bu ağaç gölge yapıyor neden buduyorsun oda beni hiç dinlemedi ağacı budamaya devam etti. Bende çok kızdım gidip kökünden kestim ağacı ,oda beni dövdü.
Kızım meyve vermeyen ağacı kessen bişey olmaz ama sen meyve veren ağacı kesmişsin senin cezanda büyük suç işlemişsin.
Yaaa dedi gelin, yüzü kireç gibi olmuş bir şekilde, Şimdi ben ne yapacam muhtar emmi elini ayağını öpeyim söyle,
Kolayı var kızım dedi 100 lira ver bitsin bu iş,
Gelin cebinden 60 lira çıkartıp muhtara doğru uzattı 60 liram var başka yok muhtar emmi olurmu?
Üstünü 40 lirayıda tavuk yumurta gibi şeylerle tamalarsın, hocanın evine getirip bırakırsınız olur biter.. Bir dahada böyle işler yapmayın diyip kızdı gelin ve kayinbabasina .
Başını olur diye salladı gelin..Kazım ve ailesi başları önünde çıkıp gittiler.
Ben bir muhtara birde yaptıklarına bakıp şaşırmıştım, sahte tutanak tutarken. Deli Mahmut aniden yerinden kaktı kapıya doğru yöneldi, yine gelecem öğretmen dedi.
Bahçedeki ağaca bağladığı atını çözdü ve binip hoşçakal dedi gitti.
Boşuna deli dememişler korkulur bundan dedim..
Birkaç gün sonraydı Kazım elinde bir sepet yumurta bir torba tavukla geldi, bunları muhtar gelince verirsin öğretmen bey sana zahmet dedi, tamam dedim.
Bende onları soğuk güneş almayan bir yere koyup muhtarın gelip almasını bekledim.
Ertesi gün deli Mahmut atıyla geldi okulun bahçesine çağırdı beni,
kasa dolusu sebzeyi tutuşturdu elime, al bunları bunlar senin öğretmen bey. Kasayı yere bıraktım ve lojmandan bana bırakılan emanet tavuk ve yumurtaları alıp getirdim.. Muhtara uzattım bunları size getirip bıraktılar dedim. Almadı dönüp baktı bana, dediki öğretmen bey o tavukları yumurtaları sebzeleride öğrencilerinle birlikte afiyetle yersiniz..Hayır al bu kasaları bunlar sizin dememe fırsat vermeden, haydi kal sağlıcakla deyip deli deli sürüp atını uzaklaştı..
Nilifer Kubilay...