PANDEMİ SONRASI DEĞİŞİMİN PİN KODLARI: FIRSATLAR-YENİ BİR OKUL SİSTEMİ-1

Eğitim Bilimleri - CEMİL KURT

PANDEMİ SONRASI DEĞİŞİMİN PİN KODLARI: FIRSATLAR-YENİ BİR OKUL SİSTEMİ-1
Zaman aktığı sürece yaşam da akacaktır, yolunu bulacaktır. Anadolu coğrafyası, tarihsel süreçte toplumsal çalkantıların yoğun yaşandığı, adrenali yüksek bir kara parçasıdır. Zamanın en hızlı aktığı ve değişimin en hızlı yaşandığı coğrafyaların başındadır. Dünya tarihinde insanlık için çoğu “Altın Buluşun” (İnsanlık yaşamına katkı veren ve değiştiren buluş) merkezi ve insanlığın değişimini sağlayan odak bölgelerin başında gelmiştir. Bazen değişimi kendi içerisinden çıkararak sonuçlarını dünyaya örnek olarak sunmuş; bazen de dışarıdan gelen değişimleri kendi içerisinde harmanlayıp, kendine uyarlayarak yaşamına katmıştır.
Anadolu coğrafyası, Pandemi ile tarihsel sürecinde belki ilk kez değişimini çift yönlü test edeceğini, hem içeriden hem de dışarıdan gelen etkilerle bu değişimi yaşayacağını söyleyebiliriz. Bu durum değerlendirilebilir ve bir fırsat penceresine dönüşebilir. Bundan dolayı çalışmanın amacı, Pandemi süreciyle çok hızlı değişen toplumsal süreçteki eğitim, eğitim yönetimi ve eğitim çıktılarının yeni beklentilere cevap verebilmesi için stratejik bir eğitim sistem önerisi sunmaktır.
Amacı cevaplamak için mevcut eğitim sistemine yönelik açık alanlar ve tehditlere yönelik tespitler yapılmaya çalışılmıştır. Bunun yanında güçlü yönler ve fırsatlar değerlendirilmiştir. Geleceğe yönelik toplum beklentileri iş dünyasının yöneylem yapısı ile bilgi hızının karşı durulmaz dayanılmaz ağırlığı birlikte analiz edilerek eğitim sistem önerileri genelleştirilmeye çalışılmıştır.
Başlangıcı, I. Meşrutiyet Dönemi’ne kadar uzanan eğitimin sorunlarının çözümüne yönelik reçeteler geliştirip, ülke insanının eğitilmesi, aydınlanması konusunda daima bir çaba içerisinde olunmuştur. Bu çaba, belli belirsiz sonuçlar vermiştir. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, bu uğraşının sahada pozitif sonuçlar ortaya koyduğu görülmüş, köy enstitüleri denemesiyle ciddi kazanımlar ortaya çıkmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız” veciz sözü, aslında genç Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşundaki yakın, orta ve uzak hedeflerinin üstünde sağlam bir vizyon olarak durmuştur. Bu vizyon, genç Türkiye Cumhuriyeti ve dahi bugüne ait iki ayrı ışık olarak kendine hayat bulmuştur. Birinci olarak eğitimde ulaşılacak muasır medeniyet vizyonunda, ikincisi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştireceği insan kaynağı yolculuğu vizyonunda yol gösterici olmuştur.
Atatürk’ün bu devrimsel yöneylem sözü bugünümüze de ışık tutmaktadır. Atatürk’ten sonra eğitim siyaseti yapıcıları ve karar vericiler, bu vizyon ve yöneylem sözünü geliştirmeye çalışmış ve çok çeşitli çabalar göstermişlerdir. Türkiye Cumhuriyetinde eğitimin tarihsel sürecinde çeşitli sistemler denenmiş, ülke ve dünya ile eşgüdümlü yürüyecek muasır medeniyetin üzerinde örnek ve önder olacak bir insan yapısı geliştirme için devamlı bir uğraş içerisinde olunmuştur.
Başlangıcından günümüze kadar, Türk Eğitim Sistemi’nin yapısal ve sistemsel sorunları olmuştur. Bu sorunlar çok boyutlu ve bileşenlidir. Bugün için herhangi bir ithal model alınarak çözüleceğinin düşünülmesi yanıltıcıdır. Bu sorunları çözmek için öncelikle sorunlarımız ve çözümlerimize ait yöntemlerin neler olması gerektiğine yönelik karar verilmesi gerekmektedir. Sorunu ortaya koyduğumuz yöntem ile çözüm için ortaya koyulan yöntem birbirinin devamı niteliğinde tutarlı olmalıdır. İlişki tutarlılığı olmayan sorun-çözüm ilişkilendirmesinde başarısızlık kaçınılmazdır. Netice olarak, eğitim sistemimiz için sorun-çözüm ikilemi yöntemimizi belirleyip, kendi iç dinamiklerimizden çıkacak çözümleri dünya gerçekleriyle ilişkilendirerek harekete geçmek gerekmektedir.
Eğitim sistemimiz için öncelikle yirmi birinci yüzyılda, ülke hedeflerimizi gerçekleştirecek istenilen insan profilini tanımlamalıyız. Eğitim sistemimizde yirmi birinci yüzyıl insan profiline yönelik becerilerin neler olduğunun tanımlanması ve insanların bu mihmanda yetiştirilmesi için, düşünülen insan kaynağını ülke hedefleriyle ilişkilendirecek bir bilimsel eğitim yapısına geçilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde yapılan ortaokul sonu ve lise sonu sınavlarının bir sıralama sınavı olduğu aşikârdır. Bu sınavlar eğitim paydaşları için sosyo-psikolojik ve ekonomik bir yük getirdiği kaçınılmazdır. Bu sınavlar yerine ülkemiz insan kaynağının yeteneklerini gerçekçi ve etkili bir şekilde ortaya çıkaracak, ülke ve dünya ihtiyaçlarına cevap verecek insan kaynağını geliştirmeye yönelik yeni bir değerlendirme sistemi ortaya konulmalıdır.
Öncelikle eğitim felsefesi tanımlanmalıdır. Felsefe tanımlanmasında; insan kaynağının en etkin şekilde yetiştirilip, bireyin ve toplumunu kendini gerçekleştirebileceği, özellikle yeterliliklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği, öğrenmeyi öğrenebileceği yaklaşımlar tüm eğitim paydaşlarının anlayabileceği bir dilde oluşturulmalıdır. Uygulamada öncelik okul öncesi, temel eğitim ve ortaöğretim kademelerinin yeniden revize edilmesi önceliklendirilmelidir.
Bunun için lise türleri yeniden belirlenmelidir. Liseler her öğrenciye hem akademik düşünmeyi hem de bir alanda öğrenebilmeyi öğretmelidir (mesleği değil).
Anahtar Kelimeler: Pandemi, Eğitim, Fırsat, Sistem, Okul.
Kaynaklar:
Kurt, C., Tetik, V., Töre, P. (2017). “Yeni Sınav Sistemi, Yeni Okul Sistemi: TEOG Üzerine Bakış”, Milli Eğitim Bakanlığı Raporu: Sakarya. Sayfa 1-6.
Kurt, C. (2020). “Yeni Bir Okul Sistemi”. İskefiye Gazetesi: Trabzon. Sayı, Eylül. Sayfa, 9.
Kurt, C. (2020). “Yeni Bir Okul Sistemi”. İskefiye Gazetesi: Trabzon. Sayı, Ekim. Sayfa, 9.