ARI DİLİM DURU DİLİM TÜRKÇEM – 2
Arı dilim! Duru dilim! Türkçem! Sözcüklerine yüklenen anlamlarla yoğruldu kimliğim ve kişiliğim. Her değeri senin aracılığınla kavradım, seninle anlattım onları. Yapıp ettiğim her şeye yolu sen açtın ve onları senin ışığınla gerçekleştirdim.
Anlamanın yarattığı eşsiz duygularımı, senin engin varsıllığına borçluyum. Bildiklerimi başkalarıyla paylaşmanın doyulmaz mutluluğunu da sen yaşatıyorsun bana. Sözün özü, sen, güvenle yaslandığım yüceler yücesi bir dağımsın.
Yaşamın tüm gizleri çözülecekse bir gün; dünya daha yaşanılır, daha bir güzel olacaksa, o günlere kapı açan anahtar, sen olacaksın. Seninle çözülemeyecek sorun, yaratılamayacak ürün, ulaşılamayacak güzellik yok.
Belleğime yerleşen her sözcüğün, yeni bir değer katıyor varlığıma. Her sözcüğün, taşıdığı anlamdan kaynaklı bir sevinçle buluşturuyor beni. Sensiz, ne özgürlüğün, bağımsızlığın bilincine varabiliyor ne de yüklendiğim sorumlulukların onurunu yaşayabiliyorum. İçerdiğin sözcüklerden, anlamını içselleştiremediklerimle ilgili bir durumla karşılaştığımda, ağzı var, dili yoklar kalabalığının bireyi oluveriyorum.
İnsanı insan yapan değerleri, yeri çok yücelerde olan erdemleri anlatma gücün, anamın ak sütü gibi besliyor beni. Anamın koşulsuz sevgisine eşlik eden ak sütünün verdiği güçle tutunmaya başladım yaşama. Ardından, senin sunduğun anlama ve anlatım olanaklarınla bir de sen tuttun elimden ve iyi ki bir daha da bırakmadın elimi.
Somut ve soyut varlıklar evrenim, her gün, seninle daha çok aydınlanıyor. Sürekli yeni göz erimleri açıyorsun önüme. Varlıkların, olayların ve olguların taşıdığı gerçek ve mecaz anlamlara, senin ışığın eriştiriyor.
İşte bütün bu nedenlerle bir dilsever olarak senin arılığını ve duruluğunu koruma ve sana yeni anlatım olanakları kazandırma yolunda, üzerime düşeni yerine getirmeyi borç biliyorum. Bir dilsever olarak bu bilinç ve inanç çevresinde kenetlenip seni her türlü zararlıdan arındırma çabamı, hep sürdüreceğim.
Seni daha yetkin bir iletişim aracı düzeyine eriştirmek için çaba göstermeyi hiçbir zasman savsaklamayacağım. Toplum olarak kavramların adı olan sözcüklerinin taşıdığı ortak anlamlarda buluşup anlaştıkça, anlaşma alanlarımız genişleyecek. Buna koşut olarak hem kişisel hem de ortak sorunlarımıza çözüm üretme olanağımız artacak. Bu ise, her alandaki gelişmişliğimizi tabana yaymak gibi zor bir işin üstesinden gelmeye zorlayacak bizi.
İişin en zor noktası, tam da burasıdır. Bu zorlu noktayı ise yalnızca, adına gerçek, doğru eğitim dediğimiz uzun süreli, çok emek isteyen güç ve karmaşık süreci yaşama geçirdiğimizde aşabileceğiz. Ülkemize, düzlüğe çıkma yolunu ancak, o zaman açmış olacağız. Her bireye, bu doğal hakkını eşit koşullarda sunmayı birincil görev sayan bir siyasal erk, elbette çıkagelecektir yakın bir gelecekte.
Rasim BAKIRCIOĞLU