Bağımlılık
Bağımlılık; bir kişinin, toplumsal yapı ya da toplumun, siyasal, ekonomik, kültürel vb. durumlardan başka kişi, grup ya da toplumların güdümü ve yönetimi altına girmesi durumudur.
Bu konunun, ilkönce birey açısından ele alınması gerekmektedir. Özellikle, anne-babanın tutumuyla, bazı kişiler bağımlı bir kişilik yapısına bürünebilmektedirler. Anne-babanın çocuklarının tutum ve davranışlarının onaylanmaya zorunlu kılması, ilişkilerde çocuğun bağımlı duruma gelmesine yol açabilmektedir.
Böyle aileler çocuklarının genellikle, geleceğin yetişkinleri olarak, bağımlı yetişmelerine ve özgüvenlerini kazanamamasına neden olurken, çocukların duygu ve düşüncelerini yaşamalarına da engel olmaktadır.
Ayrıca, çocukların bağımlı olmaları, kendi kararlarını hayata geçirmelerini güçleştirir.
Diğer taraftan, ülkemizde babaerkil yapı baskın olduğundan kadınlar özgür olamamaktadırlar. Genellikle kararları, her durumda erkekler vermektedirler. Genellikle çocuk yetiştirme yöntemlerinde bile kadınların söz hakkı ellerinden alındığı görülmektedir.
Kadınların erkeklere bağımlılığı özellikle oy verme kararlarına da yansımaktadır. Kadınlar erkeklerin isteği doğrultusunda oy verme zorunda kaldıkları gözlenmektedir. Böyle bir siyasi ortam, medeni olabilir mi? Elbette, demokratik niteliklerin yaşaması önemli ölçüde her koşulda özgürlüğü gerektirmektedir. Yine böyle bir siyasi atmosferin çağdaş bir seçme, seçilme olanağı sunmasının imkansız olduğunu söyleyebiliriz.
Sözün özü, ülkemizdeki mevcut olan erkek egemen siyasal yapının demokratikliği tartışılır bir durumdur.
Diğer taraftan, eğitim - bağımlılık – ilişkisinin ele alınması önem taşımaktadır. 1970’lerden beri ülkemize özgü müfredat programının uygulanmadığı görülmektedir. Özellikle; kapitalist ülkelerin isteği doğrultusunda hazırlanan müfredat programları ile eğitim sistemimizin istendik düzeyde, ülkemize yararlı olamadığı görülmektedir.
Ülkemizde uygulanacak eğitim sistemi toplumsal sorunlarımıza ve gerçekliklerimize uygun olmalıdır.
Ekonomik alanda da üç boyutta bağımsız olmak zorundayız:
1. Üretimde,
2. Kaynakların kullanımında (para),
3. Ekonomik politikaların belirlenmesinde bağımsızlık önem taşımaktadır.
Ancak, bu üç olguda da bağımsız olmadığımız bilinen bir gerçektir. Başka bir ifadeyle, ekonomik olarak diğer kapitalist ülkelerin güdümündeyiz.
Siyasi bakımdan ise özellikle küresel güçlerin ulus-devlet anlayışımızı oldukça zayıflattıkları görülmektedir. Günümüzde, ül-kemiz açısından yaşamsal konularda küresel güçler ve kapitalist uluslararası şirketler karar vermektedirler.
Egemen bir ülkede bağımsızlık adına bir kültür oluşturulacaksa, buna öncelikle ailede başlanılmalıdır.
Bu açıdan anne ve babanın çocuklarının kendilerini özgürce ifade etmelerine olanak tanımalıdır. Yine, ekonomik anlamda bağımlılıktan kurtulacaksak, küresel güçlerden uzak durmalıyız. Kapitalist uluslararası şirketlerle orak çıkar ilkeleri çerçevesinde ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. Yani sömürge durumuna düşmemeliyiz.
Sonuç olarak; bağımlı bir ilişki kurmanın, hem birey hem de toplum açısından olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bireylerin ve toplumun refahı tam bağımsızlığına bağlıdır.
HASAN GÜNEŞ