Cahit Bulut Jack London ve Martin Eden

Kitap Tanıtımı - Jack Landon

JACK LONDON ve MARTİN EDEN
j.London İrlandalı W.H.Chhaneyn'in evlilik dışı çocuğu olarak 11 ocak 1876 yılında doğdu.18 aylıkken annesi John London'la evlenir.Çocukluk ve ilk gençlik yılları sefalet içinde geçer.10 yaşından sonra bulabildiği bütün kitapları okur.Bu kitaplar yaşadığı olumsuz yaşamın ilacı gibi gelir ona.Bulduğu bütün işlerde çalışmıştır.16 yaşından sonra tam bir serseri yaşam sürer.Gücü ve kuvveti sayesinde kısa zamanda üyeliğine girdiği bir hırsızlar çetesinin bir numaralı elemanı olur.
18 yaşında yanlışlıklarını idrak ederek,içinde bulunduğu ortamdan uzaklaşmak ve kendini değiştirmek amacıyla Japonya ve Sibirya'ya giden bir yük gemisinde çalışmaya başlar.19 yaşında beyin gücünün önemini kavrayarak kaba kuvvete son verir.Oakland Otaokuluna kaydını yaptırır.Kaliforniye Üniversitesine kabul edilinceye dek günde 18 saat çalışıyordu.Birinci sınıftayken ailesine yardım etmek amacıyla eğitimini bırakmak zorunda kalan London 1896 yılında Klondık Bölgesinde altın aramaya gider ama elleri boş döner.Fakat Klondik macerası milyonlarca satan '' Vahşetin Çagrısı'' romanının yazılmasına kaynaklık eder.
Sürekli okuyup yazıyordu.Yazdığı yazı ve eserlerde iyi para kazandığı halde,aldığı parayı hemen harcıyordu.
Kendi yaşantısına dayanarak yazdığı otobiyoğrafik Martn Eden romanı çok beğenilir ve 1913 yılının en çok okunan ve telif hakkı getiren romanı olur.
Çok çalışıp yazmak ve düzensiz yaşamı zamanla sinirlerini alt üst eder.
Roman kahramanın yaptığı gibi, o da 1916 yılı Kasımın 22'sinde henüz 40'ında intihar ederek yaşamını sonlandırır.Vasiyeti üzerine cesedi yakılarak '' Öldüğüm zaman küllerimin bu tepede dinlenmesini istiyorum'' dediği yere gömülmüştür.
MARTİN EDEN'in KURGUSU VE ÖZETİ
Bu eser aslında yazarın kendisi olan ve şöhret hırsıyla yanıp tutuşan, sınıf değiştirmek isteyen bir gencin romanıdır.Para kazanır,üne de kavuşur fakat yazar ve dolayısıyla Martın, ,mutluluk için bunların hiç de yeterli olmadığını anlar ve sonuçta intihar eder.
Genç Martin gemilerde çalışarak geçimini sağlamaktadır.Denizleri aynı zamanda çok sevmektedir.
Bir gün denizde ölmek üzere olan Arthur adında zengin bir delikanlının hayatını kurtarır.Onunla iyi birer dost olurlar ve kurtarılan kurtarıcısını yanından ayırmak istemez.
Martin,davet edilen zengin ve şatafatlı bir evde Arthur'ın annesi,babası ve kız kardeşi Ruth ile tanıştırılır. İlk bakışta arkadaşının kız kardeşine vurulan Martin ona yaraşır birisi olabilmesi için değişmesi gerektigine karar verir.Aslında Ruth da Martin 'le ilgileniyor,onu görebilmek için abisine eve getirmesini istiyor,O gelince de adeta neşeye kesiyordu !
Bu durumdan cesaretlenen Martin, denizciliği bırakarak kedisine para ve ün sağlayacak yazarlığa karar verir.Bundan sonra o kadar çok çalışır ki bazen günlerce uyumadığı bile olurdu.
Dergilere gönderdiği yazıların çoğu geri döndüğü halde,karamsarlığa düşmüyor bu durum onu daha da çok çalışmasına neden oluyordu.Beş parasız kalır.İşini bırakıp havadan sudan -yazarlıktan-para kazanmaya çalışan yeteneksiz bir yazar olarak küçümsenmeye başlanır.Ruth da ailesinin ve yakınlarının etkisiyle ona sırtını dönmüştür.Oysa Martin bütün bu sıkıntılara onun için katlanıyordu.
Zamanla şans Martin'e gülümsemeye başlar.Yayın evlerinden birisi onun eserlerini beğenmiş ve hemen baskıya almak istemiştir.Başka yayın evleri de onun eserlerini peş peşe yayına başlayınca kısa sürede Martin, edebiyat dünyasında en çok konuşulanları arasına girer.Yayın evleri yazdıklarını yayınlayabilmek için birbirleriyle yarışır.Büyük bir servete kavuşur böylece.Ona sırtını dönen Ruth tekrar ona dönmek ister.Ailesi de artık itiraz edemeyecektir ilişkilerine!Fakat Martin ona yüz vermez.Gerçekleri yaşaması ve görmesi Eden'i olgunlaştırmıştır artık.Ruth'un da kendisi için uygun birisi olmadığının ayırdına varmıştır.Üstelik Martin zamanla hayranlık duyduğu zenginlerin sandığı gibi bilinçli ve kültürlü insanlar olmadığını görmüş,bayağılıklarını fark etmiş ve artık onlarla aynı ortamda olmak istemiyordu.
Martin ,doğup büyüdüğü ortamla da ilişkisini hiçbir zaman kesmemişti.Günün birinde kitaplarını ve sonradan edindiği arkadaşlarını bırakarak eski ortamına döner,eskisi gibi denizlere açılır ama denizlerde eski neşesini vermiyordu ona.Daha doğrusu o denizlerden eski neşeyi alamıyordu.Eski mutluluğu bulamıyordu denizlerde.
Bir gün gemiyle seyahat ederken kendini aşağı atar ve çok sevdiği engin suların maviliklerinde kaybolup gider !
Cahit BULUT