RASTLANTI , ZORUNLULUK ve ÖZGÜRLÜK
i. KANT ''Her olğunun bir nedeni vardır '' diyor.
Doğa ve toplum nedensel(determin) olarak varlığını sürdürür.
Halk, bu dererminist olayalar için '' Gökten zembille inmedi ya ! '' ifadesini kullanır.Yine bir atasözü '' Bir denmeden iki denmez.'' diyor.Yani bir olgunun olgu olmadan önce bir hikayesi olduğunu bize anımsatır.
Doğanın Diyalektiği'nden Sofinin Dünyası'na kadar birçok felsefi kitap okudum.Hiç birisi ikincisi kadar yalın,açık,sürükleyici ve kapsamlı değildi ! Neden acaba ?İşte bu nedeni araştırıp bulamadığımız sürece bizim için bir rastlantı olarak kalacaktır.
Bu gün de birçok yazarı okuyorsunuz aynı durum söz konusu.Kimisi en karmaşık sorunları sıradan birinin anlayabileceği bir tarzda anlatırken başka birisi en basit bir konuyu anlaşılamaz bir üslupla önünüze getirebiliyor.Bu sadece basit bir tarz sorunu olmasa gerek.Mutlaka derunda yatan nedenleri vardır.Anlaşılması zor birisi olmak bizi büyütüyor mu veya saygınlığımızı arttıracak mı acaba! Temelde yatan neden bu olmasın!
Nedenler sonuçları ortaya çıkarıyor,ortaya çıkan bu sonuç başka bir olgunun nedeni oluyor.Evrendeki bu çeşitlenmenin temelini eskilerin Dört Humor( Dört Hılt,Ahlat-ı Erbea) dedikleri ''hava,su,toprak ve ateş'' dir.Bu görüş İ.Ö. 492-432 yılları arasında yaşamış Empedokles'e aittir.Tıpkı bir LEGO seti gibi.Legonun aynı ve sabit parçalarını kullanarak değişik değişik şeyler üretebilirsiniz.Ev,araba,kara ve hava araçları,doğadaki canlı ve cansız varlıkları...aklınıza ne gelirse yapabilirsiniz.
Doğa ve toplumdaki fenomenler de bu biçimde oluşuyor. Örneğin hidrojen ve oksijen suyun nedenleri.Su bir sonuç ama aynı zamanda yaşamın bir nedeni.''Neden (Sebep)-Sonuç-neden'' sarmalı evrendeki çeşitlenmeyi,yeni yeni olguların ortaya çıkmasına neden oluyor.Su toprakla bütünleşip değişik canlıları oluşturuyor...Bu canlıların bir kısmı katı, bir kısmı sıvı yakıtları oluşturarak enerji kaynağı durumuna geliyor,evimizde ışık,arabamızda yakıt oluyor.Ve hiç bir şey yok olmuyor,sürekli değişiyor.M.Ö. 535-475 yılları arasında yaşayan Heraklitos ''Değişmeyen bir şey varsa o da değişimin kendisidir.'' diyor.
Belirli nedenlerin,belirli sonuçları doğurması evrensel bir kanundur.İşte zorunluk dediğimiz olay budur.Fakat bazen halkın deyimiyle '' 2 kere 2 her zaman = 4 etmez ! '' Yani olması gerekenden daha değişik bir sonuçla karşılaşırız.İşte bu rastlansaldır ve araştırılması gereken bir olaydır.
Biraz daha somutlaştırayım. ''Başımıza taş yağacak,gökten balık kurbağa,yengeç yağmaya başladı.'' Nasıl oluyor bu ?Olmuş veya oluyor ki bu tür deyimleri kullanıyoruz.Belki siz de şahit olmuşsunuzdur, gökten aykırı şeylerin yağdığına...Eğer meteorun ne olduğunu bilmiyorsan,hortumların nasıl oluştuğunu ve suları içindeki varlıklarla nasıl mas edip önce göklere çıkartıp sonra geçtiği yerlere bıraktığını bilmiyorsan ve sıradan bir insansan,bilimsel düşünemiyorsan bu senin için bir mucizedir,alamettir, ama bilimsel olarak düşünme yetisine erişebilmişsen bu senin için bir rastlantıdır ve araştırılması gereken bir olgudur.
Su yüz derecede kaynar ama bazı durumlarda kaynama derecesi değişebilir.Nedenini araştırıp çözemediğimiz sürece rastlantı veya mucize olarak kalacaktır.
Özet olarak söylemek gerekirse kimilerinin ''Mucize,şans,kader,kısmet'' dediği şeye felsefede RASTLANTI deniyor ve bu rastlantının nedenlerini bilemediğimiz sürece de özgür olamayacağız.Nedenlerini çözdüğümüzde ise rastlantıların birer zorunluk olduğunu kavramış ve özgürleşmiş olacağız !
Öyleyse ''Özgürlük,zorunluluğun bilincine varmaktır.'' diyebiliriz