Prof. Dr. KORAY R. YILMAZ ile “UYGAR İNSAN VE YAŞAMA DAİR”

Yaşam Bilimleri - Hülya Kandemir Yavuz

Prof. Dr. KORAY R. YILMAZ ile “UYGAR İNSAN VE YAŞAMA DAİR”

Hülya Kandemir Yavuz: Hocam öncelikle “UYGAR İNSAN VE YAŞAMA DAİR” konulu söyleşimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz.
Hülya Kandemir Yavuz: Hocam sizce uygar insan nedir? Ölçütleri nelerdir?
Prof. Dr. Koray R. YILMAZ: “Uygar” olan “barbar” olanı sömüren ya da onun sömürüsünden pay alan insandır. Temel çıkarı varolanın devamıdır. Çünkü varolan onu uygar yapmıştır. Uygar insan her ne kadar üst bir kategori olarak görünse de aslında onu vareden primitif olandır. O bütün uygarlığını çağının, coğrafyasının primitifinden, ortalamasından alır. Verili primitif hatta ortalama olan onu uygar kılar ve o bu gerçeklikle şizofrenik bir ilişki içindedir. Bir yandan primitif/vasati olandan nefret eder ve onun kendi varoluş keyfini bozmasından ürker, diğer yandan da varlığı ona bağlıdır. Uygar insan barbar olandan ellerini almıştır, kollarını, iş yapma gücünü ve onun üstünde piposunu tüttürür. Uygar insan hiçbir şeyi değiştirip dönüştüremez. Ellerini kirletemez. Belki sadece düşünür. Uygar insan Aristoteles’tir mesela köle emeğini “doğallaştırır”. Uygar insan Daniel Defoe’dirmesela, 6 yaşında çocukları çalışırken görünce sevinç duyar.
Bir sıfat olarak uygarlık bir hakaret olmalıdır. Uygarlıkla başlamıştır mesela; sömürü, cinsiyet eşitsizlikleri, ordu, devlet, kurumsallaşmış din, zorunlu çalışma ya da keyfi çalışmama… Uygar insan bu çerçeveyi kabul eden insandır. Zavallıdır. Ama sofistike bir zavallı, çağının Arsen Lüpen’idir o. Toplumdan çalar ama kibarca. Polis ona sorar hırsızı… O ise olağan şüpheli barbarı işaret eder. Barbar haklıyken haksız duruma düşendir. Canı yanan insanın bağırması gibidir onun haksızlığı, ki uygar insan bağırmaz, koşmaz, küfür etmez, ellerini kirletmez, barbar; bağırır, koşar, küfür eder, elleri hep kirlidir.
Uygarın aklı egemen akıldır. Egemen olanın kurumsal/pratik tüm varoluşunu temsil eder. Güvenli bir tutsaklıktır uygarlık.
Oysa özgürlük barbarlıktadır, akıl barbarlıktadır. Barbar statükoya karşıdır, statüye karşıdır, sınıfsal iktidara karşıdır, ezilmeye karşıdır, ortalamaya karşıdır, düzene karşıdır. Şimdi kim barbarı akılsızlıkla suçlayabilir ki… Uygar ise keyifli muhalefetine rağmen tüm bunların yanındadır. Çünkü onu düzene bağlayan o kadar çok görünür/görünmez bağ vardır ki.Şimdi kim uygarlığı savunabilir ki… Uygar olan uygar kalarak ancak uygarlığı eleştirebilir ama uygar bir biçimde. Ancak asıl olan onu değiştirmektir ki bu çok uygar bir davranış değildir. Hadi tutamayalım kendimizi yazalım: Şimdiye kadar tüm uygarlar uygarlığı anlamaya çalıştılar ancak asıl olan onu değiştirmektir. Bunu da ancak barbarlar yapar.Çünkü uygarlık sömürüye dayalıdır, cinsiyet eşitsizliklerine dayalıdır, devlet baskısına dayalıdır, ordu tahakkümüne dayalıdır, sınıf iktidarına dayalıdır, dinsel baskılara dayalıdır, belki de en önemlisi uygar insana dayalıdır.
Uygar, egemen ya da egemenin egemen olmasından memnun, barbar ise tahakküm altındakidir. Ki onu barbar yapan da budur… Uygar insan tüm bunlardan beslenir ve bunları besler, bazen isteyerek, bazen uygarlığından… Barbar ise canı yanandır, bu yüzden bağırır… Barbarlığı yaratan uygarlıktır. Sonra da ondan uygar olmasını bekler. Doğurduğu çocuğu beğenmeyen insanlıktır uygarlık… “Zamanın” tırpanıyla testisleri kesilmesi gereken Uranos. Ve barbarlar: “en belalısı Toprak oğullarının…”
Bu saydıklarımızın olmadığı bir dünya uygar değildir. Çünkü barbar değildir.
Hülya Kandemir Yavuz: Eğitimin amacı uygar insan yetiştirmektir, bu işlevi gerçekleştiriyor muyuz? Eğer gerçekleştiremiyorsak nedenlerini açıklar mısınız?

Prof. Dr. Koray R. YILMAZ: Evet eğitimin amacı uygar insan yetiştirmektir. Neyse ki bunu tam olarak yapamıyor. Çünkü uygar olmak teslim olmaktır. Neden tüm insanlık teslim olmuyor diye sormak lazım. Uygarlık tüm insanları uygar kılamadığı için barbarlığı yaratır. İşte tam da bu barbarlığa övgünün maddi temelidir. Barbarlık akıldır, isyandır, özgürlüktür.
Hülya Kandemir Yavuz: Kayıp uygarlığın nedeni nedir?
Prof. Dr. Koray R. YILMAZ: Kendisidir.
Hülya Kandemir Yavuz: Uygarlığın gelişmesinde rol oynayan temel kurum hangisidir?
Prof. Dr. Koray R. YILMAZ: Sınıf, tahakküm, sömürü… tarihte uygarlık kavramının ilk kullanıldığı topluluklara baktığınızda onları öncelerinden ayıran temel mekanizmalar bunlardır, bunlar ve bunlardan türeyen diğerleri… Dolayısıyla bu kategoriler olmadan uygarlıktan bahsetmek mümkün değildir. Bu kategorilerin olmadığı bir “yok yeri” ise uygarlık diye adlandırmamak gerekir ki aslında uygarlığın tersidir.
Hülya Kandemir Yavuz: Bir topluluğun uygarlık aşamasına vardığını söyleyebilmek için kendisine hangi koşulları ve öğeleri toplamış olması gerekiyor?
Prof. Dr. Koray R. YILMAZ: Yukarıda işaret edilen kurumsal zihinsel dünya uygarlığın tarifini vermektedir. Uygarlık bir toplumun varacağı bir aşamayı değil, geride bırakacağı bir evreyi ifade etmelidir.
Hülya Kandemir Yavuz:Pandemi süreci ve sonrası bizim uygarlığımızla ilgili neler düşündürüyor?
Prof. Dr. Koray R. YILMAZ: Uygarlık tam da kendinden bekleneni yapıyor. Uygarlık pandeminin tüm sonuçlarını sınıfsal bir elekten geçiriyor. Üstte kalanlar kalıyor alta düşenler düşüyor. Pandemi sonrasını barbarlar belirleyecek, varlıkları ya da yokluklarıyla…
Hülya Kandemir Yavuz: Hocam değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için hem Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi ailesi adına hem de okuyucularımız adına çok teşekkür ederiz.

& quot;