KÜRESELLEŞME-YENİ DÜNYA DÜZENİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ
KADİR BAYŞU: Sayın Hocam dünya bir değişim sürecinde. Son yıllarda sıkça konuşulan küreselleşme kavramını bizlere açıklar mısınız? Bu kavram nasıl ortaya çıktı?
DOÇ DR. HASAN ÖZDER: Küreselleşme çok uluslu şirketlerin dünya piyasasına hakimiyetidir. Esas amaç ekonomidir. Bir başka deyişle, tüm dünya ülkelerinin ekonomik sistemlerinin ülke gerçekleri ciddiye alınmadan bir bütün haline getirilmesidir. Yoksulun daha yoksul zenginin de daha zengin olması.
KADİR BAYŞU: Küreselleşmenin baş aktörleri kimlerdir?
DOÇ DR. HASAN ÖZDER: Baş aktörleri ABD bağlantılı ve destekli çok uluslu şirketlerdir.
KADİR BAYŞU: Teknolojinin gelişimi ile küreselleşme arasında bir bağlantı var mıdır?
DOÇ DR. HASAN ÖZDER: Küreselleşme dünyada özellikle 70’li yıllarda Türkiye’de ise 1980 sonrası başladı dersek yanlış olmaz. Son yirmi yılda yani Internet’in hayatımıza girmesiyle yoğun bilgi ve görüntünün hızlı bir biçimde dünyanın her yerine ulaşması ile küreselleşme hız kazandı.
KADİR BAYŞU: Ulusal devletler ile küreselci devletler arasındaki mücadeleyi nasıl görüyorsunuz?
DOÇ DR. HASAN ÖZDER: Üretmeyen ülke ulus devlet olamaz. Aslında sorun şudur: hem kimliğimizi koruyalım hem de dünyaya açılalım. Gençlerin konuşması, giyimi, davranışları, kaygıları, sevinçleri vb başka bir ülkenin insanına benzerse o ülke ulus devlet olamaz. Bence üretmeyen ülkeler küreselleşmenin esiri olacaklardır. Almanya küreselleşmenin esiri mi? Bence hayır. Hem üretiyor hem de dünyada söz sahibi.
KADİR BAYŞU: Ulusal bir devlet olarak Türkiye bu yeni değişimde nasıl bir yol izlemelidir?
DOÇ DR. HASAN ÖZDER:Bence ulus devletin oluşumu üç faktöre bağlıdır. Üretim, yönetim ve ulusal kimlik. Aslında üretim olmadan diğerlerinin olması da pek mümkün değil. Bugün Türkiye sağ-sol, laik-antilaik vb çatışmalardan üretimde arzu edilen durumda değildir. Bu nedenle Türkiye iç sorunlarını çözmeli ve üretime yönelip demokrasisini güçlendirmelidir. Bu klise bir öneridir. Önemli olan bu nasıl yapacağıdır. Açıkçası benim de somut bir önerim yoktur.
KADİR BAYŞU: Küreselleşmenin kültürel, sosyal ve dini açıdan insanlığa etkileri nelerdir?
DOÇ DR. HASAN ÖZDER: Bence küreselleşmenin en etkili olduğu alan kültürdür. Küreselleşme günümüz insanına kendi kültürünü dayatmaktadır. Aslında bu kültüre daralan kültür demek daha doğru olur. Bireyin yapacağı kendince yapmak zorunda oldukları bellidir; ve bunları belirleyen Internet ve TV’dir. Bandura sosyal öğrenme kuramında karşılıklı belirleycilik diye bir kavramdan söz eder. Burada önemli olan bireyin çevresi ve kimi rol model olarak alacağıdır. Artık bireyin çevresi Facebook, Instagram gibi ortamlardır. Birey sanal dünyada bir statü elde ettiğini sanmaktadır. Oysaki kültür bireyin ihtiyaçları doğrultusunda oluşur. Bugün köyde yaşayan bir birey sosyal medyanın etkisi ile New York’ta yaşıyormuşçasına bir dünya içindedir. Kendi yaşadığı çevresinin keyfini çıkaracağına küreselleşmenin ona sunduğu yapay/sanal bir dünyadadır. Bu aslında dar bir kültür ve gittikçe daralmaktadır. Bu bir yabancılaşmadır. Tüm dünya insanlarının aynı kültür içinde yaşaması küreselleşmenin temel hedefidir. Eğitim de bu soruna çare olamamkatadır. Oysaki eğitim bir kültür aktarımıdır. Okullarda öğretilenlerle Internet ve TV’de öne çıkarılanlar çelişmekte. Kötü modellerin medyada desteklendiğini gören çocuk okula olan inancını yitirmektedir.
Din kurumu da medyatik bir düzeydedir. Aslında küreselleşmenin yarattığı neoliberal ekonomik çarkın bir dişlisidir. Fırat Mollaer’in ‘Tekno Muhafazakarlık’ kavramı çok yerinde bir kavram. Din bugün çok uluslu şirketlerin destekleyicisidir. Sermayenin sığınacağı bir liman gibidir. Dünyanın küreselleşmesi ile yayılan özgürlük anlayışı muhafazakar kesmi korkutmakta. Bu kesim de dinimize sarılalım kendi özümüzden kopmayalım kaygısı ile din aslında ticari bir sektöre dönüşmüştür. Bireyin inancından çıkmıştır. Dünya markalarının (her alanda) satışı en çok dini kurum ve kişilere olmaktadır.
KADİR BAYŞU: Yeni dünya düzeni sizce nasıl dizayn edilecek?
DOÇ DR. HASAN ÖZDER: Yeni dünya düzeninde digital toplum olgunlaşmış olacak. İnsanlar daha bireysel ve robotlaşmış halde yaşayacaklar. Küreselleşmenin önemli aktörleri dünyaya daha rahat hükmedecekler. Homojen bir kültür içinde kaliteli hayat sanır salında yaşayacak insanlar. Tüketim çılgınlığı içinde kendi kendini tüketecek. Yaşadığı çevreyi önemsemeyip yabancılaşan birey kendi ile ilgisi olmayan konulara üzülüp sevinecek.
KADİR BAYŞU: Sayın Hocam sorularımıza verdiğiniz cevaplardan dolayı teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim.