YENİDEN DÜŞÜN, YENİDEN BAŞLA VE ASLA PES ETME

Fikir Yazıları - Meral TIRAŞ

YENİDEN DÜŞÜN, YENİDEN BAŞLA VE ASLA PES ETME
Neyin savaşını verdiğimizi ayırt edemez hale geldik. Ya da ayırt eder hale mi geldik? Elinizi yüreğinizin üzerine koyun ve bu sözleri bir kez daha tekrarlayın ‘’ neyin savaşını veriyorum?’’ Cevap vermek çok mu zor geldi, evet kolay bir soru değil, tek bir cevabı da yok bence. Hani bir söz vardır ya; kelimeler kifayetsiz kalıyor diye. Tam da öyle bir durum bu.
‘’ Derdime vakıf değil canan beni handan bilir.
Hakkı vardır şad olanlar herkesi şadan bilir.
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Çektigim alamı bir ben birde Allah’ım bilir.’’
Fuzuli ne güzel söylemiş, tam da bam teline dokunmuş ki hassas kalpli olanlar anlar. İçinden geçtiğimiz bu süreçte kimler beni anlıyor, ben kimleri ne kadar anlıyorum sorarım kendime. Cevap bekleyen sorulara bir yenisi daha eklenir. Genelde anlaşılmamaktan bahsederiz. Peki biz karşımızdakini ne kadar anlıyoruz? Karşımızdakini gerçekten anlıyor muyuz? Karşımızdaki bizi ne kadar anlıyor? Karşımızdakini anladığımız kadar mı anlaşılıyoruz? Ya da anlayacak zamanımız mı yok?
İşimize geldiği gibi mi anlıyoruz? Zaman kısıtlı. Önceliklerimizi mi değiştirmemiz gerekiyor yoksa?
“Ne zaman hayatınızda bazı şeyler çekilmez hale gelirse, ne zaman 24 saat kısa gelmeye başlarsa, o zaman kavanoz ve iki fincan kahve hikayesini hatırlayınız.
Bir gün bir felsefe profesörü elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında hiç bir şey söylemeden önüne büyükçe bir kavanoz koyar. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar. Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.
Bunun üzerine profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler yine hep birlikte evet doldu derler.
Profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlarda kavanozdaki çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde “ evet doldu" derler. Profesör bu kez masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır, başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve kumların arasında ki boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar. Ardından profesör öğrencilerine döner ve şöyle der.
“Bu kavanoz sizin hayatınızdır. Tenis topları hayatınızda ki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de bu hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşlarıysa, sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, akrabanız gibi. Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet önce kavanoza kum doldurursanız, çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, bu defada önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın, sağlığınıza dikkat edin, sevdiklerinizle yemeğe çıkın, evinizin ihtiyaçlarını karşılayın, öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur.”
Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sormuş, “ Hocam peki o iki kahve fincan nedir?”. Profesör gülümseyerek, “Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır". Hakan Mengüç ne güzel anlatmış.
Okudukça insan kendi hayatında ki öncelik sıralamasını sorguluyor. Neyin savaşını veriyorum, önceliğim nedir, hayatımdaki öncelikler neler oldu? Sizin hayatınızda ki öncelik sıralaması nasıl? Diyeceksiniz ki; hayat şartları, hayatta kalma mücadelesi, geçim derdi, bunların hepsi çocuklarım için…..daha neler neler…
Pandeminin zararları kadar biz insanlara faydalarının da olduğuna inanan insanlardanım. Faydası ne mi diyorsunuz? Kendi iç dünyanıza, Ailenize, çevrenize farkındalıkla bakmanız yeterli olacaktır.
Hayatımızda ki öncelikleri doğru yerlere yerleştirmek için vakit hiç de geç değil ne dersiniz? Sağlıcakla ve huzurla kalın.
Meral TIRAŞ