ULUDAĞ KOLEJİ ÖRGÜTSEL KİMLİGİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ
Hasan Güneş: Hocam kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Tekin Çanga:Hocam, böyle bir söyleşi için ben size ve Nirvana’ya teşekkür ederim.1962 doğumluyum. Üniversite öğrenimimin ardından babamın izinden ilerledim. 1970 yılından beri kitapçılık mesleğini öğretmenlik ile birlikte sürdüren babamdan, 1984 yılında, işleri devraldım. Daha sonra hem yayıncılık (Sentez Yayıncılık), hem dersanecilik (Tudem Dersanesi), hem de Sentez Ortaokulu kurucusu olarak is hayatıma devam ettim. Takip eden yıllarda dersane ve ortaokulu kapatıp, yeni bir oluşumu hayata kazandırarak üç yıldan beri Uludağ Koleji adıyla eğitim-öğretim hayatına katkı sağlıyoruz.
Hasan Güneş: Çok genel anlamda okullarda kararları kim veriyor? Eğer öğretmenleri kararlara katıyorsanız bu anlayışın öğretmenlere olumlu yansımaları neler olmaktadır?
Tekin Çanga: Biz, Uludağ Koleji olarak, farklı bir uygulama yapıyoruz. Tamamı akademisyenlerden oluşan ve her biri kendi alanında uzman bir Bilim Kurulumuz var. Bilim Kurulu; hem her iki dönemde okulun kendi koşullarını analiz ediyor, hem de dünyadaki gelişmeleri takip ederek okula makro ölçekte tavsiyelerde bulunup projeler sunuyor. Ayrıca dönem dönem öğretmen eğitimlerine de katkıda bulunuyor. Sınıf yönetimi, farkındalık eğitimi, 'üçüncü göz' eğitimi, beden dili okuma ve duygu yönetimi bunlardan birkaç örnek diyebilirim.
Bunların yanında öğretmenlere, öğrencilere ve velilere hizmet için kendi bünyemizde kurduğumuz "Uludağ Gelişim Akademisi" adı altında bir de yapımız var. Bilim Kurulumuzun doğal üye olduğu bu yapıda kendi mesleklerinde zirvede olan bir danışma kurulumuz yer alıyor. Uludağ Gelişim Akademisi (UGA)’si hem yukardaki öğretmen eğitimlerini, hem velilere yönelik sertifika programlarını (Aile içi İletişim, Olumlu Anababalık Eğitimi, Zaman Yönetimi, Üçüncü Göz Eğitimi gibi), hem de öğrencilere yönelik eğitimler (1.sınıflara İletişim ve Beden Dili, 2.sınıflara Konuşma Becerisi, 3. sınıflara Zaman Yönetimi, 4.sınıflara Analitik Düşünce ve Problem Çözme, 5.sınıflara Çocuklar İçin Felsefe ile Nezaket ve Görgü Kuralları, 6.sınıfalara Okuma Becerileri, 7.sınıflara Yaratıcı Yazarlık, 8.sınıflara Etkili Liderlik ve Yönetim Becerileri, yine hem 8., hem de 12. sınıfalara Sınav Kaygısı ve ÖSYM YGS ve LGS Soru Analizi, 9.sınıflara İstatistik ve Veri Analizi) yapıyor. Veli, öğretmen ve öğrenci anketleriyle, çalıştaylarla görüş ve önerileri belirliyor, bunların çerçevesinde kararlarını belirliyor. Elbette öğretmenlerin görüş, öneri ve projelerinin dikkate alınması ve uygulanması kuruma olan aidiyet duygusunu güçlendiren ve eğitimcileri motive eden yaklaşımlar.
Hasan Güneş: Yönetim oluştururken öğretmenler ve öğrencilerde hangi değişmelerin olabileceğini öngörüyorsunuz?
Tekin Çanga: Yukarıda belirtiğim süreçlerin temel bir amacı var. Bunu başlangıç olarak şöyle ifade ettik: “Kendini inşa etmek!”
Bunu Ubuntu fesefesiyle bütünleştirerek, “Ben, Biz Olduğumuz Zaman Ben’im” cümlesiyle ifade ediyoruz. Hayatta hepimizin bir rolü var. Bu rolün ne olacağına karar veren biziz. Farkındalık ve odaklanma bu rolün başrol olmasını sağlayacak en güçlü anahtar. Artık dünya çok hızlı dönüyor, zaman çok hızlı, bu nedenle sürekli kendini yenileyen bir kimliğe sahip olmamız gerekli. Kurum, veli ve öğrenci olarak üstümüze düşeni yaparsak fark yaratmış oluruz.
Hasan Güneş: Mill Eğitim Bakanlığı’nın verdiği kararlarla okulunuzun uyguladığı yönetim politikası arasında bir çelişki doğmakta mıdır? Bu durumu nasıl çözüyorsunuz?
Tekin Çanga: Sonuç olarak bir Türkiye ve sınav gerçeği var. Bu nedenle MEB'in belirlediği müfradatı zaten uyguluyoruz. Akademik başarıyı da sağlamak zorundayız. Bunun yanında birer dünya bireyi olarak kendi ana dili dışında en az bir dili daha çok iyi konuşan çocuklara, gençlere sahip olmalıyız. Bundan 20 yıl sonra bilgiye ulaşmanın daha kolaylaşacağını göz önünde bulundurarak bizi farklı kılacak, hangi mesleği seçersek seçelim fark yaratacak kazanımlar edinmeliyiz. İyi bir değerler eğitimine sahip olmamız, zamanı iyi kullanmak için zaman yönetimine, yaşamı sorgulayıp doğru çözümlemek için analitik düşünceye ihtiyaç var. Bu nedenle sadece MEB’in müfradatına bakarak hareket edemeyiz.
PISA sonuçları klasik eğitim sistemimizi sorgulamanın gerekli olduğunu bize gösteriyor. Yapılan araştırmalara göre, PISA sınavında elde ettiğimiz ortalamayı OECD ortalamasına yükseltirsek ülkemizin ekonomik kazancı 3,5 trilyon dolar artabilir.
Bilgiyi kullanma gücünü öğrencilere aşılamamız gerekiyor. Çünkü insan 'olan' değil, 'olabilen' bir varlıktır. Biyolojik bir varlık olarak vardır, ancak olabilmesi için kendine değerler yaratması, hedefler koyması, onlar için sorumluluk alması ve onları 'var etmesi' gerekir. Ne olduğumuzun, ne yaptığımızın veya ne yapabildiğimizin toplamıyız.
Gençlerin, “Sorgulanmamış yaşam yaşamaya değmez” diyen Sokrates’i duymalarını, Platon’un Devlet ve Şölen eserlerini okuyarak diyaloglarla akıl yürütme ve düşünmenin nasıl olabileceğini öğrenmelerini sağlamalıyız. Onları El Kindi’yi, Farabi’yi, İbn-i Sina’yı Gazali’yi ve İbn-Rüşt’ü okumaya teşvik etmeliyiz.
Gelecekte kendilerine ait pradigmaları olması için eleştirel düşünme ve problem çözme, hayatın farklı katmanları arasında işbirliği kurma, zihinsel çeviklik ve esnekliğin yanı sıra girişimcilik kazanma, sözlü ve yazılı iletişim becerisi ve bilgiye ulaşıp işleme becerisi edinme, rasyonel akla olduğu kadar vicdani akla da önem veren değerler eğitimine sahip olma gibi nitelikleri çocuklarımıza ve gençlerimize sağlamak zorundayız.
Hasan Güneş: İlinizde öğretme-öğrenme sürecine etki eden bakımından diğer okullardan farklılığınızı açıklar mısınız?
Tekin Çanga:Türkiye PISA direktörününde bahsettiği gibi bizim temel dayanağımız öğretmenlerimiz.İyi bir yönetici ve öğretmen kadromuz var.Bunun yanında bir üst kurul olarak bir bilim kurulumuz ve sürekli yeni projeler geliştiren Gelişim Akademisi var.Türkiye ‘de ilk defa müfradatın içine konulmuş Yeni nesil derslerimiz var.Spor alanlarımız müzik,sanat,santraç,bilişim ,steam-maker atölyeleriyle.Kadrolu doktor ve psikoloj’uyla ve yine Türkiyede ilk ve tek hijyen,sanitasyon ve ISO 9001 belgesiyle,beş dönüm yeşil alanıyla,konuşmaya dayalı yabancı dil eğitimiyle(birnci sınıftan itibaren çif dil),18 kişilik sınıflarıyla fark yaratan bir okuluz
Hasan güneş:Her örgütte olduğu gibi personel arasında çatışmanın doğması muhtemeldir. Bu anlayışa göre okulunuzda öğretmenler arasında doğan çatışmaları nasıl çözüme kavuşturuyorsunuz?
Tekin Çanga: Görev dağılımı ve sorumlulukların iyi tanımlanması gerekiyor. Tabii ki beklentilerin de... Ancak ufak tefek sorunları iyi bir öğretmen ve iyi bir yönmetici kolaylıkla çözer. Felsefemizi yukarda açıkladım. Göreve seçerken iyi bir öğretmen ve iyi bir yöneticide liyakat dışında empati yeteneğine, adalet duygusuna, dünyaya hangi kalıpta baktığına, problem çözme yeteneğine ve iletişim becerisine dikkat etmek gerekiyor. Bunlar varsa sorun kolay çözülür.
Hasan Güneş: Okulunuzda öğretmenlerin moral ve iş doyumunun yüksek tutulması için hangi yönetimsel politikaları uyguluyorsunuz?
Tekin Çanga:Daha önceki sorunuzda ifade ettiğim gibi 'Ben' yok, 'Biz' varız. Fiziksel olarak çok güzel okullar yapabilirsiniz, ama iyi öğretmen, iyi yönetici, iyi öğrenci olmazsa bir işe yaramaz. Bizim işimiz emek üstüne kurulu. Yoğun bir iş. Öğretmenlerimiz ve yöneticilerimiz yoğun olarak “Duygusal Emek” harcıyorlar. Dolayısıyla keyif almalarını ve önemli olduklarını bilinmelerini sağlamak gerekiyor.
Hasan Güneş: Okulunuz Bursa’ya kattığı sosyolojik vb. değerler açısından diğer okullara farklılığını anlatabilir misiniz?
Tekin Çanga:Bursa genel anlamda markasına sahip çıkan bir şehir. Uludağ Koleji de tam Bursa’ya uygun bir isim. Bu bakımdan Bursa, bizi çabuk kabullendi. Biz de Bursa’yı, tarihini, değerlerini, ekonomik ve sosyal dağılımını çok iyi bildiğimizi düşünüyoruz. Bursa Osmanlı'ya başkentlik yapmış, hem tarih ve turizm, hem de sanayi şehri. Bu nedenle Türkiye’de bir ilk olarak 'yeni nesil desler'i yaptık. Yine bir ilk olarak işlevsel bir Bilim Kurulumuz var. Ayrıca Uludağ Gelişim Akademisi'ni geliştirdik. Son olarak da uçuş eğitimleri vermek için hayata kazandırdığımız Uludağ Havacılık markamız var.
Tüm bunları yaparken Nietzsche'nin deyişiyle, “Gerçek eğitmenler ve yetiştiricilerin, sana varlığın gerçek anlamlarını ve temel yönlerini göstereceklerdir. Çünkü eğitim sana yapay uzuvlar, balmumundan yapılma burunlar ya da mercekli gözler sağlamaz. Bunun yerine eğitim özgürleştirir, bitkinin hassas köklerini kemiren haşereleri kovar, yabani otlarını budar, etrafındaki molozları kaldırır, o ışığın ve sıcaklığın çoşkunluğu, gece yağmurunun narin damlasıdır. Kendini bulmanın, kendini kuvvetli bir bulutla örtünmüşçesine içinde hissettiğimiz uyuşukluktan kurtulmanın başka bir yoludur."
Özetle, Uludağ Koleji’nide farklı kılan gelecek neslin bireyini yetiştirme gayretidir.
Hocam bizi kırmayıp söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür eder saygılar sunarım.
Şahsım ve Uludağ Koleji adına ben teşekkür ederim.
Hocam; söyleşi teklifimizi kabul ettğiniz için Nirvana Sosyal Bilimler sitesi adına teşekkür eder saygılar sunarım.
& quot;